10 Aralık 2012 Pazartesi

Tuna Pastanesi ve Marzipanlar

Henüz altı, yedi yaşarlındaydım. O zamanlar beş kardeştik. Bir ablam ve iki ağabeyim ve bir kız kardeşim vardı. Ben biraz meraklı ve bir kız çocuğundan beklenmeyecek kadar da haylazdım. Annemle babam evde yokken onların odasındaki çekmeceleri, dolapları karıştırmaya bayılırdım. Hoş bulduğum şeyler çok da gizli saklı şeyler değildi ama bulduklarımı arada bir görmek de hoşuma gitmiyor değildi. İşte ilk prezervatif görüşüm de bu ajanlık dönemlerime dayanır ama bulduğumun ne olduğunu çok sonradan anlamıştım o da ayrı bir konu.

8 Eylül 2012 Cumartesi

İzin


Çaresizece, beni on dakika görebilmek için saatlerce oturduğun kafeye doğru bakıyorum...
Yazdan kalma bu sıcak havada bile her şey soğuk en azından kalbimde... Masa, oturduğun sandalye. Haa bir de dibinde birazcık çay kalmış bardağın. Kaşığı da içinde, garsonda gelip bir türlü toplamamış. Öylece, terk edilmiş duruyorlar ve gözlerimin içine bakıp bana seni hatırlatıyorlar. Çok uzakta kalmış güzel anıları. O kadar uzak ki çok zor hatırlıyorum.

3 Eylül 2012 Pazartesi

Tekne kazıntısı...

Doğduğunun haberini aldığımda anneannemin mavi yorganının üzerinde zıplayıp durduğum için azar işittiğimi hatırlıyorum... Bana senin varlığının hayatıma hiç çıkmamacasına girdiğini haber veren, sonsuza kadar dostum olduğunu, her durumda hep beraber olacağımızı ve hiç ayrılmayacağımızı anlatan renk. İşte o günden beri maviyi çok sever oldum ben.

24 Ağustos 2012 Cuma

Denizatı ile Kelebeğin Aşkı...


Nedense duyularımızdan en çok görme duyumuzu kullanıyoruz. Önce dış görünüşe bakıyor, sonra ne olduğunu, nasıl olduğunu düşünmüyor muyuz ?
iyi ya da kötü olanı, bize uygun olup olmadığını sonradan sorgulamaya başlamıyor muyuz ?
İşte denizatları da beni ilk görünüşüyle etkilemişti..