Henüz altı, yedi yaşarlındaydım. O zamanlar beş kardeştik.
Bir ablam ve iki ağabeyim ve bir kız kardeşim vardı. Ben biraz meraklı ve bir
kız çocuğundan beklenmeyecek kadar da haylazdım. Annemle babam evde yokken
onların odasındaki çekmeceleri, dolapları karıştırmaya bayılırdım. Hoş bulduğum
şeyler çok da gizli saklı şeyler değildi ama bulduklarımı arada bir görmek de
hoşuma gitmiyor değildi. İşte ilk prezervatif görüşüm de bu ajanlık dönemlerime
dayanır ama bulduğumun ne olduğunu çok sonradan anlamıştım o da ayrı bir konu.
10 Aralık 2012 Pazartesi
8 Eylül 2012 Cumartesi
İzin
Yazdan kalma bu sıcak havada bile her şey soğuk en azından kalbimde... Masa, oturduğun sandalye. Haa bir de dibinde birazcık çay kalmış bardağın. Kaşığı da içinde, garsonda gelip bir türlü toplamamış. Öylece, terk edilmiş duruyorlar ve gözlerimin içine bakıp bana seni hatırlatıyorlar. Çok uzakta kalmış güzel anıları. O kadar uzak ki çok zor hatırlıyorum.
3 Eylül 2012 Pazartesi
Tekne kazıntısı...
Doğduğunun haberini aldığımda anneannemin mavi yorganının üzerinde zıplayıp durduğum için azar işittiğimi hatırlıyorum... Bana senin varlığının hayatıma hiç çıkmamacasına girdiğini haber veren, sonsuza kadar dostum olduğunu, her durumda hep beraber olacağımızı ve hiç ayrılmayacağımızı anlatan renk. İşte o günden beri maviyi çok sever oldum ben.
24 Ağustos 2012 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)